Fısıltı Gazetesi

 

Çocukluğunda fısıltı gazetesini gerçek bir basılı yayın zannedenlerden misiniz? (İşbu satırların yazarı öyleydi…)

Sosyal medyanın hayatımızda yer almadığı dönemlerde (özellikle deprem gibi afetler, ekonomik kriz, askerî darbe, politik çalkantı gibi süreçlerde) yayılan asılsız söylentiler, komplo teorileri veya yanlış içerikler için “fısıltı gazetesi” kaynak olarak gösterilirdi. Bu durum da birçok kişinin “Fısıltı” adlı bir yayın organının varlığına inanmasına yol açtı.

 

fısıltı gazetesi gerçek

 

2004-2005 yıllarında gerçekten de Fısıltı adlı bir (magazin odaklı) gazete mevcuttu. Ancak, “fısıltı gazetesi” tanımı ile kasıt elbette bu yayın değil.

 

fısıltı gazete

 

Fısıltı Gazetesi Nedir?

 

Dünyanın en eski medyası olarak kabul edilen “fısıltı gazetesi”, olağanüstü dönemlerde yaşanan kargaşanın getirdiği belirsizlikle birlikte doğrulanması güç, bazen doğru bazen de yanlış çıkan iddiaların kulaktan kulağa yayılımı için kullanılmaktadır.

Türk Dil Kurumu, “fısıltı gazetesi” için “toplumu ilgilendiren bir konu ile ilgili dedikodu” tanımını kullanmış.

 

fısıltı gazetesi anlamı

 

Kitle iletişim araçları yerine kulaktan kulağa yayılan duyumlar için kullanılan fısıltı gazetesi kavramı hakkında sunulan bazı tanımlar şu şekilde:

 

“Fısıltı Gazetesi, bilgilerin dedikodu ve söylentiler yoluyla iletilmesine olanak sağlayan informal bir iletişim kanalıdır. Çalışanlara sosyal etkileşim ve dayanışma olanağı sağlayarak, sosyal örgütün korunmasına ve gelişmesine yardımcı olmaktadır. Ancak bunun yanı sıra özellikle belirsizliğin arttığı dönemlerde yanlış haberlerin yayılmasına neden olarak çalışanlar arasında kaygı ve endişeleri de arttırabilmektedir.”

(Gökben Bayramoğlu (2019). “Fısıltı Gazetesinin Yönetimi: Kamu ve Özel Sektör Yöneticileri Arasında Karşılaştırmalı Bir Uygulama”. Yönetim ve Ekonomi. Yıl 2019 Cilt 26 Sayı 1)

 

“Sosyal iletişim şekilleri arasında olumsuz iletişim türü olarak en çok bilineni dedikodu ve söylentilere dayanan fısıltı gazetesi’dir. Fısıltı gazetesi, hangi tür olursa olsun, örgütsel yapının doğal yönünün bir ürünüdür ve yapılan değişiklik ve eklemerle gittikçe doğruluğundan kaybeden bilgilerin ağızdan ağıza dolaşması, herkesin herkese mesaj ulaştırması şeklinde tanımlanabilir.”

(Aysel Aziz & Ülkü Dicle (2017). Örgütsel İletişim. Hiperyayın. İstanbul. 1. Baskı. Sf: 73)

 

“Aslı astarı olmayan, yalana dolana dayalı, ama merak uyandıran, kulaktan kulağa fısıldayarak yayılan haber ve söylemlere fısıltı, bunları yayana da fısıltı gazetesi denilir.”

(Ekrem Şama. “Fısıltı Bataklığı“. Millî Gazete. 18 Kasım 2019)

 

“Fısıltı gazetesi toplumun ilgilendiği ama ondan saklanan bir konuyla ilgili olarak kulaktan kulağa yayılan dedikodu ve onun yayılma biçimi”

(Ali Püsküllüoğlu (1994). Türkçe Sözlük. Arkadaş Yayınları. Sf: 393)

 

Güvendikleri ya da takip ettikleri haber organlarında yer almayan toplumu etkileyen ya da etkilemesi olası kaynağı belirsiz söylentilere inanarak vatandaşlar, gündemdeki gelişmeleri yorumlamaya ve anlamlandırmaya, karmaşık kavram ve olayların yol açtığı belirsizliği gidermeye, içinde bulundukları kaygı ve endişeden sıyrılmaya çalışmaktadır. Resmî kanallar ya da geleneksel haber platformları üzerinden net bilgiye ulaşamayan insanların özellikle kriz anlarında bu gibi söylentileri sahiplenme ihtimâli daha yüksektir.

 

İskender Öksüz, “fısıltı gazetesi”nin işleyişini geçmişten şöyle örneklemişti:

“1960 ihtilaline giden yılları yaşadım. Şimdilerde o günlerin iktidarı, Demokrat Parti, barış ve demokrasi meleği gibi anlatılıyor. Hâlbuki devlet radyosu tamamen iktidara çalışır, her gün, iktidarın kurgusu olan “vatan cephesine iltihak” haberlerini uzun uzun verirdi. TRT’nin Cumhur İttifakı’na katılanların isimleri, şehri ve mesleğiyle birlikte haberlerden sonra bir saat boyunca saydığını düşünün! Bir “tahkikat komisyonu” kurulmuştu. Görevi, ana muhalefet partisini kapatmaya yetecek delil toplamaktı. İşte bu ortamda, fısıltı gazetesi günde bin baskı yapardı. İstanbul ve Ankara’da öğrenci nümayişlerinde (gösteriye öyle derdik), öğrencilere ateş açılmış, öldürülenlerin cesetleri Et ve Balık Kurumu’nun kıyma makinelerinde çekilip dökülen asfaltların altına gömülmüştü. Ankara’daki gösteride öğrencilerle konuşmak üzere gelen başbakana bir öğrenci tokat atmıştı. Hatta on yıllar sonra bu tokat atan öğrencinin Deniz Baykal olduğu söylendi. Hâlbuki ne tokat vardı, ne de Baykal’ın attığı. “

 

Fısıltı Gazetesi Yok Olmadı

 

Fısıltı gazetesinin devrini tamamladığını öne sürenler mevcut. Ancak, internetin hayatımızın merkezine oturmasıyla birlikte “fısıltı gazetesi” yok olmuş değil. Sosyal medya platformlarının yaygınlaşması ile birlikte kesin olarak kanıtlanamayan, kaynağı belirsiz söylentiler için çevrim içi ortam yeni bir iletim mekânı olarak ön plana çıkmış durumda. Bilgi eksikliği ile güvensizliğin birleşmesi sonucunda alternatif bir haber kaynağı olarak fısıltı gazetesinin çalışması hızlandı (Aynur Köse & Mustafa Yılmaz (2010). “Fısıltı gazetesi için yeni bir mecra: Söylentilerin iletim mekânı olarak çevrimiçi forumlar”. Milli Folklor Dergisi. Cilt: 11 – Sayı: 85. Sf: 183-192).

Anonim ve kapalı ağlar üzerinde gelişen/oluşan iddialar eskisi gibi kulaktan kulağa yayılma yerine iletişim uygulamaları ve sosyal medya üzerinden yayılıyor. Ciddiye alınması ya da gerçek sanılması durumunda bu iddialar sırasıyla anonim ağda, kapalı ağlarda, komplo teorisi gruplarında, sosyal medyada ve profesyonel medyada kendine yer bulabiliyor. Bu noktada, dezenformasyonun kapalı ağlardan basın yayın organlarına doğru akışını resmeden First Draft’tan Claire Wardle’ın geliştirdiği “genişleyen tünel” (“trumpet of amplification”) diyagramını aktarmakta fayda var.

 

genişleten tünel trumpet of amplification

 

trumpet of amplification

 

Unutulmamalı ki basın ya da sosyal medya, dezenformasyonun oluştuğu değil, zuhur ettiği mecra olarak karşımıza çıkabiliyor. Yanlış bilgi, açık ağlar üzerinde biz varlığına rastlamadan çok daha önce kapalı ağlarda mesafe kat etmiş olabilir.

Fısıltı gazetesinin aktardığı rivayetlerin yayılım gücü eskiye nazaran çok daha güçlü.

 

Yorumunuzu yazınız...