26. Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un 29 Nisan 2009 Tarihinde Düzenlediği Basın Toplantısında Poyrazköy’de Toprakta Gömülü Bulunan Mühimmatlar Arasındaki Law Silahı İçin Bunlar Boru Dediği İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

*  Bu vesileyle ülkemizde “lav silahı” olarak adlandırılan bu mühimmat türünün adının aslında “light anti-tank weapon” tanımının kısaltması olan “law” şeklinde olduğunu aktarmış olalım.

 

21 Nisan 2009 tarihinde Poyrazköy’de bir arazide yapılan kazılarda law silahlarının bulunmasının ardından 26. Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ 29 Nisan 2009 tarihinde bir basın toplantısı düzenlemişti.

İlker Başbuğ’un düzenlediği bu basın toplantısında topraktan çıkarılan law silahları için “boru” tanımı kullandığı yaygın şekilde dile getirilen bir iddia.

Öncelikle iddiayı örneklerle aktaralım:

Ensonhaber.com:

İlker Başbuğ, Poyrazköy’deki kazılarda bulunan LAV silahları için boru, Kaos Planı’na ise kağıt parçası demişti

21 Nisan’da Poyrazköy’de Bedrettin Dalan’ın arazisinde başlayan kazılarda 15′i dolu 22 LAV silahı bulunmuştu.

Yaklaşık 1 hafta sonra basının karşısına geçen Orgeneral İlker Başbuğ, “Bunlar silah değil, boru” demişti. Bu açıklamadan iki ay sonra da ‘Kaos Planı’nı ‘kağıt parçası’ olarak nitelendiren Başbuğ’u asıl soruşturma sürecine getiren ‘İnternet Andıcı’nın Türk ordusundaki komuta kademesi talimatıyla hazırlanıp eyleme dökülmesi oldu.

 

lav silahlari boru

 

Abdulkadir Selvi:

“- Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon operasyonları sırasında boş lav silahını elinde tutarak basın toplantısı düzenledi. “Borudur, boru” ve “kâğıt parçası” sözleriyle hafızalarda yer alan basın toplantısında hükümeti hedef aldı.”

 

Mustafa Kartoğlu:

“İlker Başbuğ, darbe için gömülen LAW silahları bulunduğunda basın toplantısı düzenleyip “Bunlar boru” dediğinde genelkurmay başkanlığı kariyerini. hükümeti devirme planlarına feda etmişti zaten.”

 

Nazlı Ilıcak:

” Onu, lav silâhını “boru”, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı “kâğıt parçası” diye nitelendiren sözleriyle hep hatırlayacağız.”

 

Asım Yenihaber:

“İlker Başbuğ, üniforma sırtında iken, ergenekon davasının kapsamına giren bazı konularla ilgili bir basın toplantısı yapmıştı. Hani o sıralar cephanelikler bulunuyor, sağda solda silahlar ele geçiriliyordu ya. İşte bu lav silahlarından birini eline alan Başkan, milletin gözünün içine baka baka “bu bir borudur!” demişti!”

 

Reha Muhtar:

“Ben İlker Başbuğ’u bir kere yakından gördüm… Bir brifing esnasında, kurumunu pozisyonunu savunurken… İki yıl boyunca onu sadece “lav silahına boru, ya da internet andıcına kağıt parçası” dediği ifadelerle hatırlamıyorum…”

 

Yaygın kanının aksine eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 29 Nisan 2009 günü basının karşısına çıktığı toplantıda “boru” ifadesini kullanmamış.

Basın İletişim Toplantısı kaydı şu şekilde:

 

 

İlker Başbuğ’un Genelkurmay Karargahında düzenlenen basın toplantısında kazıda çıkarılan law silahları ile ilgili konuşmasından ilgili bölüm şu şekilde:

”… Konu da; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturma kapsamında bulunan mühimmat ve silahlarla ilgili konu, ki bu bulunan mühimmat ve silahlarla ilgili gerek kamuoyumuzun gerekse medyamızın haklı olarak altını çiziyorum bilgiye ihtiyacı var. Bazı konuların cevaplandırılmasına ihtiyacı var, ki bu istek, talep, ne derseniz ben bunun haklı olduğunu elbette haklı bir istektir. Şimdi müsaadenizle ilk olarak bu konuya ilişkin bizdeki bilgi ve değerlendirmeleri sizlerle ve bu vesileyle Türk kamuoyuyla paylaşmaya çalışacağım.

 

Şimdi bulunan silah mühimmat. Konuyu doğru temele oturtabilmemiz ve sağlıklı değerlendirmeler yapabilmemiz için ilk önce bir silahla mühimmat arasındaki farkı ortaya koymamız lazım. Çünkü bu önemli. Belki diyebilirsiniz ki ne fark eder? Sonuçta etki aynı etki olmuyor mu? Evet, bir bölümü ile doğru. Fakat bu farkı anlamazsak bazı olayları sağlıklı olarak değerlendirmemiz zor. Silah. Silahı herhalde size tanımlamaya gerek yok, silahın ne olduğunu herkes iyi biliyor. Silah, tabanca, tüfek, top, havan gibi şeyler. Burada silahın önemli olan noktası şu; Her silahın üzerinde mutlaka o silaha ait stok numarası var. Aynı numaraya ait iki tane silah olmaz. Her silahın üzerinde o silaha ait stok numarası vardır. Birinci önemli olan nokta bu. İkinci önemli olan nokta; Silah, askeri malzeme olarak sarf malzemesi değildir. Silah, envantere girdikten sonra çıkıncaya kadar uzun süre kullanılan bir malzemedir.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının bugüne kadar yürütmüş olduğu soruşturma kapsamında bulunan silahlar nelerdir? Bunun içine tabanca, tüfek ve av tüfeği giriyor, silah kavramının, 45 adet. 45 adet şu anda bu soruşturma kapsamında bulunan silah var.

Silah kavramını ortaya koyduktan sonra birinci önemli olan noktayı açıklıyorum; Bu bizim için çok önemli; Soruşturma kapsamında bugüne kadar bulunan veya yakalanan, ki biraz evvel rakamını da verdim. 45 adet silahın hiçbirisi Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine dahil değildir, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait değildir. Bu bizim için çok önemli. Elbette kamuoyumuz, medyamız bu kavramları bilmediği için… Silahlar bulundu, doğru, 45 silah bulundu, ancak bu silahların üzerinde numarası var, baktığımız zaman bulunan silahların yakalanan silahların hiçbirisi TSK’ya ait, envanterinde bulunan silah değildir. Bunu özellikle net olarak açıklıyoruz ve bunun doğru anlaşılmasını özellikle istirham ediyorum.

 

Kime aittir? Ayrı bir konu. Silahlı Kuvvetler’e ait değil. Bazıları, ki bir subayımızın üzerinde bulunan silahlar, kendi şahsi silahları, yani kayıtlı silahlar. Ha diğer silahlar nerelerden gelmiştir? Onu, bütün konu yargıya intikal ettiği için elbette bunların kaynağı nereden gelmiştir, nereden satın alınmıştır yargı sonucunda çıkacak ama bizim konumuz değil o, elbette bizi de bir parça ilgilendiriyor. Bizim için önemli olan; bu silahların Silahlı Kuvvetler’in malı olup olmadığı, benim envanterimde olup olmadığı. Çünkü bunun bir noktada bizim kendi envanterimizde, kendi malımız olması demek Silahlı Kuvvetler’den çalınma anlamına gelir, ki hanımefendiler de var burada tabii, onları şey yaparsak, hepiniz Silahlı Kuvvetler’de görev yaptınız. Silah, ordunun namusudur. Türklüğün de şeyidir yani. Silah, bizim için çok önemlidir. Bunu bir kere net olarak sizlere ifade etmek isterim. Çünkü yorumlarda özellikle silah kavramıyla Silahlı Kuvvetler bağlantısı kurulmaya çalışılıyor. Bu kesinlikle doğru değil.

 

Mühimmat. şimdi ikinci konu mühimmat konusu. Mühimmat tabi çok çeşitli mühimmat var. Şimdi özelikle bulunan mühimmatlarda önem arz eden law. Mühimmattır. Bulunan mühimmat kapsamında el bombası var, mühimmattır. Tüfek bombaları var ve diğerleri. Onların hepsini ifade etmeye gerek yok. Şimdi law, Mühimmattır. Mühimmat ne demektir? Önce onu anlamamız lazım. Mühimmat, bir kere kullanılır, ikinci kullanma olanağınız yok. Mühimmatı bir sefer kullanırsınız, biter. Dolasıyla mühimmat sarf malzemesidir. Şimdi bu önemli. Konuyu anlamak için. Konuyu doğru değerlendirebilmemiz için önemlidir. Mühimmat 1 kere kullanılır. Sarf malzemesidir. Belki işin en zor noktalarından bir tanesi bu; Her mühimmatın üzerinde sadece kafile numarası var. Yani her mühimmatın, silahlarda olduğu gibi özel numarası yok, kafile numarası var. Kafile numarası demek, bir mühimmat örneğin Silahlı Kuvvetler diyor ki ‘6 bin tane bana lav üret Makine Kimya Endüstrisi’. 6 bin lavı üretiyor ve 6 bin ürettiği lawa aynı numarayı vuruyor. Bu tabi önemli. Yani, niçin önemli? Çünkü bulunan mühimmatın önemli olan nereden çıktığını bulabilmemiz bizim için hayati önemi haiz. Ama mevcut sistemde kafile numarası sistemi olduğu için şu anda bazı zorluklarımız var. Elbette bunlarla ilgili tedbirler aldık. Onları da ifade edeceğim.

 

Şimdi law silahını gösterelim. Silah dedim ben de yanılıyorum. Mühimmat. Kavram olarak mühimmat. Çünkü 1 kere kullanılıyor. Sarf malzemesi. Bu önemli yoksa şeyini bırakın. Elbette etkili bir şey. Etkisi ayrı konu. Önemli olan şimdi bunun bu law mühimmat olarak kabul ediyoruz. Tekrar ifade ediyorum ismi üzerinde durmayın mühimmat. Kavram önemli bizim için. Mühimmat dediğinizde bu 1 kere kullanılır. 2. kere kullanma imkanınız yok. Önemli olan. İki, sarf belgesini yazdığınız, imzaladığınız zaman bu kayıttan düşer. Bir de adetler tabi binlerce ve üzerinde şurada da gördüğünüz gibi sadece kafile numarası var. Şu andaki sistem. Şimdi bu korkmayın bu boş law. Kullanılmış law, boş law. Yani bu içindeki roket ateşlenmiş ve geride kalan parçası, alüminyum parça. Ha bu ne işe yarar? Bu, belki eğitimlerde birliklerde kullanırsınız, onun dışında başka hiçbir işe yaramaz, çöpe atılır. Yani buna bir roket koyarak bunu ikinci defa kullanma olanağınız yok. Etkili mi? Etkili. Bu mühimmatı 200 metre mesafede kullanırsanız yaklaşık 30 santim zırhı deler. Etkili. Şimdi bu boş law. Şimdi yeri gelmişken bir şeyi sizlerle paylaşmak isterim. Boş lawı ne yaparsınız? Ya eğitimde kullarsınız veya atılır imha edilir, yakılır genellikle. Şimdi Beykoz Poyrazköy’de kazılar yapıldı. Beykoz Payrozköy’de yapılan kazıların bir tanesinde beş tane boş law paketlenmiş olarak kazıda bulundu, gömülmüş. Şimdi yani bu boş lawın kullanma olanağı yok, kullanamazsınız. Ben de bu soruyu soruyorum; Acaba bunu yapanlar, gömenler kim? İddialar, bilemiyorum, elbette yargıya gitmiş bir olaydır. Bu beş tane boş lawı niye gömdüler? Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Açık ifade ediyorum. Çıkan raporda da beş tane lawın boş olduğu belli, kullanılmış. Şimdi benim bunu sormaya hakkım var mı? Var. Ben soruyorum ama kesinlikle herhangi bir şeyim yok, ben sadece merak için soruyorum; Beş tane boş law, ki hiç bir işe yaramaz, niçin paketlenip, kim yaptı onu da bilemem, yargı çıkartacak, istiyoruz ki çıkartsın, onda hiç tereddüdümüz yok. Peki nasıl oldu bu iş? Bunu da bu vesile ile bu bilgiyi de sizle paylaşmak isterim.”

 

Toplantı kaydından ve konuşma dökümünden de görülebileceği üzere İlker Başbuğ “law”ın silah değil mühimmat olduğunu vurgulayıp, akabinde boş bir law silahını basın mensuplarına göstererek Poyrazköy’de bulunan law’ın daha önce kullanılmış olduğunu, bir kez kullanılan law’ın tekrar kullanılamayacağını, eğitim dışında bu law’ın artık bir işe yaramayacağını aktarmış. Yani İlker Başbuğ bu toplantıda law silahları için “bunlar silah değil, boru” dememiş.

29 Nisan 2009 tarihinde gerçekleşen basın toplantısının akabinde çıkan haberlerde İlker Başbuğ’un law silahı için boru tanımını kullandığına dair bir habere de rastlanamıyor.

 

lav silahi boru

 

Ancak, law silahı için “boru” ifadesini kullanmadığının eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da fark edemediği biliniyor.

İnternet Andıcı soruşturması kapsamında 6 Ocak 2012 tarihinde tutuklanan İlker Başbuğ, verdiği 24 sayfalık ifadesinde, 29 Nisan 2009 tarihli basın toplantısında “boru” tabirini kullandığını şöyle söylemişti:

“29 Nisan 2009 tarihinde karargâhta yapmış olduğum basın toplantısında, boş law silahları için ‘boru’ tabirini kullandığım doğrudur. Benim brifingdeki açıklamalarım kötü amaçlı değildir. Herhangi bir şekilde kara propaganda amaçlı bir hareket içerisinde olmadım. Benim burada komutan olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini koruma refleksi içerisinde bu açıklamaları yaptım. Bu olaydan sonra el bombalarına ve lavlara özel numara verme çalışmasına başladık.”

Savcı Cihan Kansız, ifadesini aldığı İlker Başbuğ’a yönelttiği soruda 29 Nisan 2009 tarihindeki basın toplantısında “law silahlarını boru olarak nitelediği”ni şöyle ileri sürmüştü:

“Yapılan açık kaynak incelemelerinde 29-4-2009 tarihinde yaptığınız basın toplantısında Poyrazköy’den çıkan mühimmatları boş lav silahlarından ibaretmiş gibi gösterme gayreti içinde olduğunuz, boş law silahını göstererek delillerin bütünü hakkında kara propaganda yapmaya çalıştığınız, yaptığınız basın açıklaması ile ilgili ulusal medya organlarında çıkan haberlerde söz konusu law silahlarının “BORU” olarak nitelendiği bu tabiri sizin kullandığınız yönünde haberlerin yapıldığı tespit edilmiştir.”

Soruşturma kapsamında tutuklanan İlker Başbuğ’a ilgili toplantıda “boru” ifadesini kullanmamasına rağmen bu isnadı kabul ettiğini tutuklanarak cezaevine konulduğu ilk gün subay arkadaşlarının kendisine söylediği aktarılmaktadır.

29 Nisan 2009 tarihli basın toplantısında law silahları için “boru” ifadesini kullandığı iddiasına kendisi de inanan Başbuğ, ilgili kaydı incelettirmesinin ardından gerçeğin farkına varmıştı (İlker Başbuğ’un yargılandığı davada 14 Mart 2013 tarihli celsede 31.12.2010 Tarihli 2010-851 Değişik iş sayılı karar gereği temin edilen görüntülerde boru ibaresinin geçmediği de aktarılmıştı).

İlker Başbuğ, “boru” ifadesini anılan toplantıda kullandığı algısına kendisinin dahi kapıldığını Mete Yarar’a verdiği 8 Temmuz 2014 tarihli röportajda şöyle aktarmıştı:

“Bu sorudan önce bir hatırlatma yapayım. Ben bile bazı sözleri söylemediğimi içerde zaman bulup ta araştırdığımda bulabildim. Genelkurmay Karargahı’nda, Poyrazköy’de toprak altından çıkartılan silah ve mühimmat ile ilgili olarak bir basın bilgilendirme toplantısı yapmıştım. Bu toplantıdan sonra “bu borudur boru” diye gazete manşetleri atılmıştı. Bu konuşmada böyle bir ifade kullandığımı ben bile düşündüm. Sonra araştırınca söylemediğimin farkına vardım. Sizin yanılmanız da normal. Şimdi gelelim sizin sorunuza… Zaman zaman bende bu duyguya kapılmadığımı söylemezsem yalan olur. Ama bu duyguya kendim için kapılmadım, bizler belli yaşlara gelmiş insanlarız. Gençlere mutlaka daha çok sahip çıkılmalıydı.”

İlker Başbuğ, kişisel internet sitesinde 6 Kasım 2013 tarihinde yayımlanan “Her Yer Kara Propaganda” başlıklı yazısında ilgili toplantıda law silahları için “boru” ifadesini kullanmadığını şöyle belirtmişti:

“Diğer bir örnek ise, Poyrazköy’de yapılan kazılarda gömülü olarak bulunan beş adet boş kullanılmış law’a tarafımdan “boru” denildiği iddiasıdır. Bu söylem insanların aklına o kadar yerleştirildi ki, ben bile “boru” tabirini kullandığımı sanıyordum; ta ki daha sonra yapılan bir araştırma sonucunda, “boru” tabirini benim değil bir siyasi liderin kullanmış olduğunu öğreninceye kadar. Daha sonra, basın toplantısında benim “boru” demediğim, Hürriyet gazetesinin 16.01.2013 tarihli nüshasında haber oldu.

 

“Boru” denmesi suç mudur? Hayır. O zaman, rahatsızlığın asıl nedeni nedir? Askerler boş, kullanılmış lawların bir daha kullanılmayacağını bilir. İşe yaramayacak boş lawları toprak altına gömmenin anlamsızlığını bilir. O zaman bu boş lawları oraya kimler gömmüş olabilir? Bu sorunun cevabını aramak yerine, benim “boru” demediğimi bilerek, hala bu konu üzerinden polemik yapmak, en hafif deyimiyle “ahlaksızlıktır”!”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce Fetullahçı terör örgütünü tüm yönleriyle araştırmakla görevlendirilen Komisyon’un 3 Kasım 2016 tarihinde gerçekleştirdiği 12. toplantıya katılım sağlayan İlker Başbuğ, 29 Nisan 2009 tarihli toplantıda “boru” demediğini şöyle ifade etmişti:

“GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI İLKER BAŞBUĞ –

Ben 29 Nisan günü Genelkurmay Başkanlığı basın toplantısında dedim ki gizli tanıklara dayanarak yapılan bu işlem yanlıştır. Tepki verdim. Aynı basın toplantısında, 21 Nisan 2009 günü Poyrazköy’de yapılan kazıda, işte düşüncelerinizi paylaştık, bu sonradan gündeme “Boru mu, değil mi?” polemiğiyle oturdu gitti.

Evet… Bilemiyorum. Diğer bir konu, aynı konuşmada deniliyor ki: “Bu Genelkurmay Başkanı, yer altında gizlenmiş olan lav silahlarına da ‘bunlar boru’ diyerek âdeta alay eder gibi açıklamalar yaptı.” Suçlanıyoruz yine. Peki, dedim mi? Dedim. Ne demişim? Şunu dedim bu basın toplantısında: “Korkmayın. Bu kullanmış lavdır. Buna roket koyarak ikinci defa kullanamazsınız.” 5 tane boş lavı gömmüş adamlar. Niye gömdün kardeşim? Asker yapmaz. Benim söylediğim bu. Zaten Fetullah terör örgütü buradan kudurdu. Tezlerini zayıflatıyoruz, diyorum ki: “Asker bir daha kullanılamaz şeyleri buraya gömmez. Bunu gömse gömse bu işi bilmeyenler gömer.” Söylediğimiz o. Zaten buradan alevlenmeleri o. “Bunlar boru.” demişim. Ya, ben “boru” dememişim aslında. Sonradan bunu inceledik çünkü bize psikolojik olarak 2 noktadan saldırdılar: Bir, kâğıt parçası; iki, boru. “Kâğıt parçası” dedim ve bunun gerekçesini de söyledim. Yargıtayın kararı var zaten.

“Kâğıt parçadır yani delil değildir.” diyor. Fotokopi çünkü. Biz bunu söylediğimiz zaman e limizde olan fotokopidir. Sonra ıslak imza vesaire gelecektir. Ha, “boru” olayına gelince, ben “boru” dememişim. Desem ne olur, suç mudur? O da ayrı bir konu. Ha, sonra da inceledik, meğerse benim de savcılığa verdiğim ifadede savcı bana soruyor: “Efendim , ‘boru’ dediniz.” diyor. “Evet, dedim.” diyorum. Yani, algı operasyonunun gücünü gösterin, anlayın. Hakikaten, biz de söylemediğimiz şeyi söyledik kabul ettik. Sonra inceledik, baktık ki bu söz bir siyasetçiye aitmiş. Bu bulundu, bir gazeteci de yazdı.”

Yine kişisel internet sitesinde yayımladığı 7 Ekim 2015 tarihli “TSK’ne İhanet Edilmiştir” başlıklı yazıda Başbuğ, konu hakkında “Bu konuşmam, büyük yankı ve rahatsızlık uyandırdı. Basın toplantısında boş lawlara “boru” dememiştim. Özellikle, bu “boru” sözcüğü üzerinden aleyhimde propaganda yapıldı.” ifadelerine yer vermişti.

Law silahları için “boru” tabirinin kullanımının yaygınlık kazanmasının, Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın partisinin 5 Mayıs 2009 tarihli grup toplantısında dayandığı anlaşılıyor. Anılan toplantıda Baykal, Poyrazköy’de bulunan law mühimmatı için “mermisi olmayan boru” tanımını şöyle kullanmıştı:

“Bir de ortalıkta LAW silahı LAW silahı diye bir şeyler sanki büyük bir askeri tehdit teşkil edecekmiş gibi anlatılıyor, anlaşılıyor ki bazıları, özenle yeraltına gömülmüş mermisi olmayan boru, niye gömüldü kim gömdü? TSK ‘ben değilim’ diyor. ‘Buna benden başka sahip olan devlet kurumları var’ diyor. Ne oluyoruz? Bu konu aydınlatılmalıdır. Bunlar topluma dehşet saçmak için mi? Yoksa bir terör örgütünün kullanmak için sakladığı, belli bir hiyerarşi doğrultusunda sakladığı bir cephane midir? bunu bir anlayalım. O mudur Bu mudur?..”

 

İlker Başbuğ’un basın toplantısında, bulunan boş law silahları için “boru” tabirini kullanmadığını daha önce Toygun Atilla, Celal Eren Çelik ve Barış Terkoğlu gibi birçok isim de aktarmıştı.

 

Yorumunuzu yazınız...