Meme kanserinin erken teşhisi için kullanılan bir tarama yöntemi olan mamografi işleminin kanser riskini artırdığı yönünde endişenin giderek yaygınlık kazandığı görülüyor. Modern mamografi ekipmanları, meme dokusunun görüntülenmesi için çok düşük dozda radyasyon kullanmaktadır. Her bir mamografi çekiminde ortalama 0.1-0.2 rad civarında radyasyon maruziyeti söz konusudur. Bir mamogramdan alınan radyasyon dozu, ortalama bir kadın için yaklaşık iki aylık arka plan radyasyonuna eşittir. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda, mamografi ile alınan radyasyonun doğrudan kansere yol açtığını kesin olarak gösteren bir bulgu bulunmamaktadır. Düzenli mamografiler, kanserin erken teşhisi ve tedavisi için kritik bir araçtır. Uzmanlar, belirli yaş gruplarındaki kadınlara düzenli mamografi çektirmelerini önermektedir.
MAMOGRAFİ – KANSER İLİŞKİSİ
Kanser, dünya çapında insanların en sık ölüm nedenlerinden biridir. Meme kanseri ise en sık görülen ve en sık ölüme neden olan kanserler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu kanser türü, meme dokusunda bulunan süt salgılayan bezler (lobul) veya bu sütü taşıyan kanallardaki (duktus) hücrelerin tümöral değişimleri ile meydana gelen bir hastalıktır.
Meme kanseri, %99 oranda kadınlarda görülmekte olup kadınlar arasında en sık teşhis edilen kanser ve kanserden ölümün en sık nedenidir. %0,5-1 oranda erkeklerde de görülebilmektedir.
Meme kanseri, 2020 yılında 2,26 milyondan fazla yeni vaka sayısı ile dünya çapında en sık teşhis edilen kanser türü olmuş, 2022 yılında 670.000 ölüme neden olmuştur.
Risk faktörleri arasında kadın olmak, ileri yaş, obezite, alkol, tütün kullanımı, geçirilmiş meme kanseri öyküsü, ailede meme kanseri öyküsü, genetik mutasyonlar, menstruasyon yaşı, menapoz yaşı, gebelik sayısı ve yaşı, doğum kontrol hapı kullanımı, radyasyon tedavisi görmek, menapoz sonrası hormon tedavisi vb. sayılabilirse de tüm meme kanserlerinin yarısı, başka herhangi bir risk faktörü olmayan 40 yaş üstü kadınlarda görülmektedir.
BRCA1, BRCA2 ve PALB2 gibi bazı kalıtsal gen mutasyonları meme kanseri riskini büyük oranda artırsa da teşhis edilen kadınların çoğunda aile öyküsü bulunmamaktadır.
Semptomları genellikle; memede ele gelen ağrısız kitle, meme cildinde kızarıklık, kalınlaşma ve ileride portakal kabuğu görünümü gibi değişiklikler, şekil değişikliği, meme başında çekinti veya kendiliğinden gelen akıntı veya kan, koltuk altında ele gelen kitle olabilir.
Memede tespit edilen kitlelerin çoğu kanser değildir, kanserli kitleler ise küçük ve henüz başka bir bölgeye yayılmamışken, erken evrelerde, tedavi şansı en yüksektir. Bu kitleler erken evrelerde genellikle bir semptom vermez, bu yüzden erken teşhis hayati önem taşır.
Tanıda fizik muayene, laboratuvar tahlilleri, görüntüleme yöntemleri veya biyopsi kullanılabilir. Bu tanıya götürecek yöntemler arasında en sık kullanılan görüntüleme yöntemleridir. Bunlar arasında ultrasonografi, manyetik rezonans görüntüleme ve sıklıkla tarama yöntemi olarak kullanılan mamografi sayılabilir.
Tedavi, uzmanlarca, kişiye, kanser türüne ve yayılımına göre belirlenir. Tedavi seçenekleri uzmanlarca seçilecek cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormonal tedaviler veya hedefe yönelik biyolojik tedaviler gibi yöntemler olabilir.
Erken evre kanserin yakalanmasının, ileride oluşabilecek daha büyük problemlere ve hatta belki ölüme neden olmasına engel olabilmek için hayati öneme sahip olduğundan, erken evre meme kanserinin çoğunlukla herhangi bir semptom vermediğinden ve ayrıca meme kanseri için bilinen en büyük riskin kadın olmak olduğundan ve 40 yaş üzerinde olmanın riski artırdığından bahsetmiştik. Öyleyse kanseri erken evrede yakalayabilmek için risk grubu altındaki bu kişilere düzenli fizik muayene yapmayı ve beraberinde fizik muayene ile saptanamayacak kadar küçük boyutlu kitleleri saptayabilmek açısından bazı görüntü yöntemlerine başvurmanın mantıklı bir yaklaşım olacağını kabul edebiliriz.
Bilindiği üzere ülkemizde ve bazı ülkelerde bazı kanser türlerine karşı birtakım tarama programları uygulanmaktadır, meme kanseri de bunlardan biridir. Peki meme kanseri taraması ülkemizde nasıl yapılmaktadır? T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nce yürütülen meme kanseri tarama programı kapsamı şu şekildedir:
- Ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapması için kadınlara danışmanlık verilmesi,
- Yılda bir klinik meme muayenesi yapılması,
- 40-69 yaş aralığındaki kadınlara 2 yılda bir yapılacak mamografi görüntülemesi.
Kanser tarama programları toplum sağlığı amacıyla sürdürülürken bilgisi olmayıp fikri olan, modern tıp düşmanı birtakım komplo teorisyenleri her konuda olduğu gibi bu konuda da toplumda yanlış bilgi yaymayı kendine görev bilmekte ve bizlere ekmek kapısı oluşturmaktadır. İddialarına göre meme kanseri taramasında bir görüntüleme yöntemi olarak kullanılan mamografi kanseri tespit etmekte, buraya kadar haksız olduklarını söyleyemeyiz, ancak tespit ettiği kanseri tarama sürecinde tekrarlayan görüntülemeler ile kendisi oluşturmaktadır.
Mamografiyi kısaca memeye çekilen röntgen olarak açıklayabiliriz. Kaliteli bir görüntü elde etmek için işlem sırasında meme, cihazın iki sert kompresyon plağı arasında sıkıştırılır ve dokuya X ışınları gönderilir. Memenin plakalar arasında sıkıştırılması aynı zamanda daha az radyasyon kullanılmasını sağlar. Bu durum biraz rahatsız edici olabilse de işlem süresi görüntü başına 10-15 saniyedir.
Modern cihazlar, düşük dozda radyasyon kullanmaktadır. Tekrarlayan radyasyon maruziyetinin kansere neden olabileceği yadsınamaz bir gerçek olup işlem sırasında alınan radyasyon, tipik bir akciğer grafisi çekilirken alınan radyasyondan bile azdır. Tipik bir mamografide, kişi ortalama 0,4 mSv (milisievert, radyasyon dozunun bir ölçüsü) radyasyona maruz kalır. Günlük hayatımızda çevreden belli bir miktarda radyasyona maruz kalırız, buna arka plan radyasyonu denir, bunun miktarı Amerika’da yılda ortalama 3 mSv olarak bulunmuştur. Yani her iki memenin tarandığı bir mamografide alınan radyasyon, neredeyse kişinin 7-8 hafta içerisinde çevreden alacağı arka plan radyasyonu kadardır. Bu durumda küçük bir miktar radyasyon maruziyeti karşılığında ölümcül olabilecek bir kanserin saptanması alınabilir bir risk olmaktadır. Ancak tekrarlayan radyasyon maruziyeti
Yine iddia edildiği üzere; mamografi çekimi sırasında memenin sıkıştırılması da kansere ve mevcut kanserli kitlelerin büyümesine veya yayılmasına neden olmaz.
Mamografinin başka bir dezavantajı olarak şu sayılabilir; şüpheli görülen kitlelerin çoğu kötü huylu olmayıp bazı mamografiler yanlış pozitif sonuç verebilir, saptanan kötü huylu olmayan kitleler gerçekte olduğundan fazla tanı konmasına neden olabilir, bu kitlelerin saptandığı hastalara gereksiz yere ileri tanı ve tedavi yöntemleri uygulanabilir. Bu süreç hastalar için yıpratıcı olabilir ve bazıları mamografi taramasına devam etmek istemeyebilir. Öte yandan bazı kitleler mamografi ile de saptanamayıp yanlış negatif sonuçlara da neden olabilir, bu durumda tedavi gecikebilir.
Bahsedilen birtakım dezavantajlara rağmen meme kanseri tarama programları hala daha mantıklı seçenek olmakta, Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı ve Ulusal Kanser Enstitüsü (NIH) meme kanserinin erken teşhisinin faydasının alınan risklerden daha fazla olduğunu belirtmektedir. Amerikan Tabipler Birliği (AMA), Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Koleji (ACR), Amerikan Kanser Topluluğu (ACS), Ulusal Kanser Enstitüsü (NIH) ve Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı (NCCN) da kadınlara 40 yaşından itibaren mamografi taraması yapılması gerektiğini belirten yönergeler yayınlamıştır.
2009 yılında Avustralya’da yayınlanan bir incelemede; mamografi taramasının Avustralya’daki meme kanseri ölüm oranlarını %21-28 civarında azalttığını göstermiş olup güncel durumda ise bu oranın arttığı tahmin edilmektedir.
Ayrıca mamografi cihazları ABD Gıda ve İlaç Dairesi, Mamografi Kalite Standartları Yasası ve Amerikan Radyoloji Koleji gibi kuruluşlar taraşından sıkı kontrollere tabi tutulmaktadır.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC)’nın yaptığı, Nature Medicine’da yayınlanan yeni bir çalışma, dünya çapında ortalama her 20 kadından 1’ine meme kanseri tanısı konduğunu, oranlar bu şekilde seyrederse 2050 yılına kadar yılda 3,2 milyon yeni meme kanseri vakası ve 1,1 milyon meme kanseri ile ilişkili ölüm görüleceğini, ayrıca düşük İnsani Gelişme Endeksi’ne (HDI) sahip ülkelerin bu durumdan çok daha fazla etkileneceğini belirtiyor.
Tüm bu sebeplerle kötü niyetli insanlara kanmamanızı, modern tıbbın ışığında ilerlemenizi ve tıbbi şikayetlerinizde mutlaka doktorunuza danışmanızı tavsiye ediyoruz.
Yararlanılan Kaynaklar.
- https://www.iarc.who.int/news-events/breast-cancer-cases-and-deaths-are-projected-to-rise-globally/https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/breast-cancer
https://www.kanser.org/saglik/toplum/kanser-turleri-alt-kategori/meme-organi
https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/kanser-taramalari
https://www.hopkinsmedicine.org/health/conditions-and-diseases/breast-cancer/6-mammogram-myths
https://www.cdc.gov/breast-cancer/screening/index.html
https://www.breastcancer.org/screening-testing/mammograms/benefits-risks
https://www.cancer.org.au/mammogram
https://cancer.ca/en/treatments/tests-and-procedures/mammography
https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/abis_20241224_0002-ek-2-mamografi.pdf
Kapak görseli: Freepik