Asılsız ses kayıtlarının kriz ve kaos anlarında WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamaları üzerinden yayılması, modern dezenformasyon çağının en tehlikeli dinamiklerinden biri hâline geldi.

Acil bu mesajı etrafınıza yayın“, “Bu mesajı X kişiye gönderirseniz Y olacak“, tarzı mesajlar geçmişte kalmadı. “Fısıltı gazetesi” dijital ortamda icraatini sürdürüyor. Hâlâ vatandaşlar asılsız ileti yönlendirmelerini gerçek sanıp kendilerine iletilen mesajları başkalarına göndermeye devam ediyor. Bu tür içerikler özellikle, bilgiye erişimin sınırlı, resmî kaynakların yetersiz ya da güvenilmez görüldüğü ortamlarda hızla yayılabiliyor.

Kriz anlarında insanlar doğal olarak belirsizlik ve korku içindedir. Bu ortamda yayılan ses kayıtları genellikle “içeriden bilgi” ya da “gizli kaynak” gibi gösterilerek bir güven algısı yaratmaktadır. Oysa bu içeriklerin çoğu, panik, öfke, güvensizlik gibi duygusal tepkiler yaratmayı hedeflemektedir. Bu da toplumun rasyonel hareket etme kapasitesini bozmaktadır.

 

 

Neden Bu Tür Asılsız Mesajlar Yayılıyor?

– Duygusal Yük: Kriz anlarında insanlar daha kaygılı, endişeli ve belirsizlik içinde olabilirler. Bu duygusal durum, mantıklı düşünmeyi zorlaştırabilir ve doğruluğu teyit edilmemiş bilgilerin daha kolay kabul görmesine yol açabilir.

– Bilgi Açlığı: Belirsizlik ortamında insanlar bilgiye açtır. Resmi kaynaklardan yeterli ve hızlı bilgi akışı sağlanamadığında, alternatif ve doğruluğu şüpheli kaynaklara yönelebilirler.

– Sosyal Onay ve Yayılma İsteği: İnsanlar, sevdiklerini ve çevrelerini olası tehlikelerden koruma içgüdüsüyle, duydukları her bilgiyi hızlıca yayma eğiliminde olabilirler. Ayrıca, bir bilgiyi ilk yayan olma veya “bilgili” görünme isteği de yayılmayı tetikleyebilir.

– Kötü Niyetli Aktörler ve Troller: Bazı durumlarda, bu tür asılsız kayıtlar kasıtlı olarak panik ve kargaşa yaratmak, belirli bir gündemi desteklemek, insanları manipüle etmek ya da sadece eğlence amacıyla yayılabilir.

– Teknolojinin Rolü: WhatsApp gibi anlık mesajlaşma uygulamalarının hızlı ve geniş kitlelere ulaşabilme özelliği, asılsız bilgilerin viral bir şekilde yayılmasına olanak tanır. Ses kayıtlarının kolayca üretilip paylaşılabilmesi de bu durumu kolaylaştırır.

 

 

Bu Asılsız Kayıtların Potansiyel Zararları Nelerdir?

– Toplumsal Korku ve Panik: Yanlış bilgiler, özellikle de felaket veya tehlike içerikli olanlar, gereksiz panik ve korkuya yol açabilir. Bu durum, insanların mantıklı hareket etmesini engelleyebilir.

– Yanlış Kararlar Almaya Neden Olma: Kriz dönemlerinde insanlar doğru bilgiye ulaşmakta zorlanabilir. Asılsız bilgiler doğrultusunda insanlar yanlış tahliyeler yapabilir, gereksiz stoklamaya gidebilir veya tehlikeli davranışlarda bulunabilirler.

– Güven Kaybı / Erozyonu: Sürekli yanlış bilginin yayılması, insanların resmi kurumlara ve güvenilir bilgi kaynaklarına olan inancını zedeleyebilir.

– Sosyal Kargaşa ve Huzursuzluk: Yanlış anlaşılmalar ve provokatif içerikler, toplum içinde gerginliklere ve hatta çatışmalara yol açabilir. Bazı gruplar veya kötü niyetli kişiler, kasıtlı olarak sahte ses kayıtları yayarak toplumu kutuplaştırabilir veya şiddeti tetikleyebilir.

– Kurtarma ve Yardım Çalışmalarını Engelleme: Yanlış ihbarlar veya yanlış yönlendirmeler, acil durum ekiplerinin ve yardım kuruluşlarının çalışmalarını aksatabilir.

 

 

Ne Yapılabilir?

Kriz ve kaos anlarında dayanışma ve doğru bilgi paylaşımı hayati önem taşır. Asılsız ses kayıtlarının yayılmasına engel olarak, hem kendimizi hem de çevremizdekileri olası zararlardan koruyabiliriz.

Kaynağı meçhul ses kayıtları size iletildiğinde;

– Sosyal medyada ve iletişim uygulamalarında paylaşılan ses kayıtlarına (resmî bir açıklama olmaksızın) şüphe etmeden doğrudan itibar etmeyin.

– Doğruluğunu sorgulayın (Bu gibi bir konuda dahi insanları trollemekten haz alanların varlığını göz önünde bulundurun)

– Bilgiyi kimin paylaştığına ve kaynağın güvenilir olup olmadığına dikkat edin.

– WhatsApp mesajı yerine resmî uyarılara kulak verin. Resmi kurumların, yetkililerin veya tanınmış medya kuruluşlarının açıklamalarını takip edin.

– Bilinmeyeni bilme ve ilk yayan olma reflekslerinizi dizginleyin. Doğruluğundan emin olmadığınız hiçbir bilgiyi, özellikle de panik yaratabilecek veya yanlış yönlendirebilecek içerikleri paylaşmayın. Unutmayın, yanlış bir paylaşım zincirin bir halkası olabilirsiniz.

– Kriz anlarında duygusal tepkiler vermek yerine, sakin kalmaya ve mantıklı düşünmeye çalışın. Panik yapmanıza neden olan bilgileri sorgulayın.

– Ailenizi ve arkadaşlarınızı bu tür asılsız bilgilerin tehlikeleri konusunda uyarın ve doğru bilgi kaynakları hakkında bilgilendirin.

Whatsapp’ta dolaşan absürt metinleri menfî niyetlerle hazırlayıp servis edenler hep olacak. Çoğu zaman insanlar bu tür içerikleri kötü niyetle değil, “yardım etmek” ya da “uyarmak” için paylaşıyor. Önemli olan, muğlak ve asılsız içerikli mesajları kullanıcıların birbirine doğrulamadan yönlendirmemesi.

 

 

İletişim uygulamalarında yayılarak viral olan anonim ses kayıtlarındaki terör, deprem, seçim, ekonomi gibi konulardaki iddiaların gerçeği yansıtmadığına yıllardır şahit oluyoruz.

Mesajlaşma uygulamalarında ve sosyal medya platformlarında, uydurulan asılsız mesajları yönlendirerek faydalı bir eyleme giriştiğini sanan kişilerin bulaştığı slacktivism örneklerini derleyelim istedik.

 

 

Büyük şiddetli depremlerin ardından vatandaşların, depremin meydana geleceği saatin önceden bilinip uyarı geçildiği yönündeki uydurmaları gerçek sanıp yaymayı sürdürdüğü görülüyor.

 

23 Nisan 2025 günü gerçekleşen 6,2 büyüklüğündeki İstanbul Silivri merkezli depremin ardından vatandaşları korkuya sevk etmek ve bilgi kirliliği yaratmak için yine mesajlaşma uygulamalarında asılsız bir ses kaydı yayıldı.

Eşinin Sancaktepe AFAD sorumlusu olduğunu ileri süren kadının konuştuğu duyulan asılsız ses kaydı:

 

 

Valiliğin acil WhatsApp grubunda 1 haftada İstanbul’da büyük depremin beklendiğinin belirtildiği, Türkiye’deki AFAD çalışanlarının hepsinin İstanbul’a çağrıldığı iddiası uydurulmuş.

Sancaktepe Kaymakamlığı iddiayı yalanladı:

“Bazı sosyal medya ve WhatsApp gruplarında, Sancaktepe Kaymakamlığı AFAD sorumlumuzun eşi olduğunu iddia eden bir kişiye ait ses kayıtları dolaşmaktadır. Söz konusu şahsın, Kaymakamlığımız, AFAD birimimiz ya da Sancaktepe Belediyesi Afet İşleri Müdürlüğü ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesini önlemek adına, bu kişi hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır. Vatandaşlarımızın yalnızca resmi kurumlarımız tarafından yapılan açıklamaları dikkate almalarını önemle rica ederiz. Ayrıca, bu tür asılsız içerikleri paylaşan ve yayan kişiler hakkında da hukuki süreç başlatılacağını kamuoyunun bilgisine sunarız. Vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

 

 

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, AFAD’ın büyük deprem beklediği için tüm personeli acil koduyla İstanbul’a çağırdığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

“Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “AFAD, büyük deprem beklediği için tüm personeli acil koduyla İstanbul’a çağırdı.” iddiası doğru değildir. Bahse konu iddia halkı endişeye sevk etmeyi amaçlayan dezenformasyondur. AFAD Başkanlığı tarafından, ses kaydında iddia edildiği gibi, “Büyük bir deprem olacak” şeklinde iletilmiş herhangi bir mesaj veya bu nedenle “acil koduyla İstanbul’a personel sevki” talimatı söz konusu değildir. Resmi bilgilendirmeler yalnızca AFAD ve yetkili kurumlar tarafından yapılmakta olup, bu kurumlar dışında yapılan açıklamalara itibar etmeyiniz.”


 

6 Şubat 2023 günü meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çok sayıda asılsız içerik WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarında yayıldı.

 

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından mesajlaşma uygulamalarında Samsun’da 1 saat içinde deprem olacağına dair resmî duyuru yapıldığına dair bir kayıt dolaşıma sokuldu.

Ankara, Samsun ya da başka bir ilde 1 saat içerisinde deprem olacağına dair resmî kurumlarca yapılan bir duyuru yoktu.

Samsun Valiliği bu iddiayı şu şekilde yalanladı:

“Saat 13.24’te Elbistan merkezli meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremden ilimiz de etkilenmiş olup, şu ana kadar bildirilen herhangi bir olumsuzluk bulunmamakla birlikte tüm ekiplerimiz tarama çalışmalarını sürdürmektedir ve ilimiz genelinde eğitim-öğretime bugün öğleden sonra ara verilmiştir. Vatandaşlarımızın, Samsun’da 1 saat içerisinde deprem beklendiği şeklinde yayılan art niyetli haber gibi sosyal medya başta olmak üzere çeşitli mecralarda kasıtlı ya da kasıtsız olarak paylaşılan asılsız bilgilere itibar etmemeleri ve doğru bilgi için resmî kaynakları takip etmeleri büyük önem arz etmektedir.”


Sosyal medya platformlarında ve mesajlaşma uygulamalarında deprem bölgesi zarara uğrayan (ya da enkaz altından çıkarılan) vatandaşların kamu kurumları tarafından sunulacak destekler açısından hak kaybına uğramamaları için İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) depremzede kayıt başvurusu yapmaları ya da AFAD kart almaları iddiası da asılsızdı.

 

“Depremzede Kayıt Başvurusu” & “Afetzede Hak Sahipliği Başvurusu” & “AFAD Kartı” İle İlgili İddialar

 

 

2019 yılı Eylül ayında yayılan, “arama kurtarmada falan” çalışan birinin yaptığı “bu gece 45 kilometrelik bir fay hattının kırılması söz konusu dikkatli olun” uyarısı da gerçek dışıydı.


 

Koronavirüs salgını döneminde de WhatsApp üzerinden birçok asılsız iddia servis edildi. İlk koronavirüs salgını vakasının gözlemlenmesinin üzerinden aylar geçmesine rağmen hâlâ ilginç tedavi reçetelerinin Whatsapp gruplarında dolaştı (Hatta, Whatsapp sinyali ile koronavirüsün yayılıp yayılamayacağı sorgulandı).

 


 

İran asıllı Hollywood aktrisi Golshifteh Farahani’ye ait olduğu iddia edilen koronavirüsten buruna tutulacak saç kurutma makinesiyle kurtulunabileceğini aktaran ses kaydı kendisine ait değildi. Saç kurutma makinesini burundan yukarı tutarak koronavirüsten kurtulunabileceği iddiası da abesle iştigaldi.

 

 

 

27 Mart – 7 Nisan arası dışarı çıkmamaya özen gösterin” ya da “Bu akşam saat 11.30’da kimse sokakta olmamalı”  gibi halk arasında infial uyandırabilecek asılsız çağrılar da yaygın şekilde paylaşıldı.

 


 

Sağlık Bakanlığı’nın kapı kapı dolaşan koronavirüs tarama ekibi kılığında hırsızların ev sahiplerini spreyle bayıltarak soygun gerçekleştirdiği de uyduruldu.


 

 

Halkı paranoyaya ve korkuya sevk edecek asparagaslar da WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarında yayıldı.

 

Urfa, Adıyaman, Kahramanmaraş, Uşak, Düzce gibi birçok ilde çocuk kaçıran kadınlara yönelik uyarı içeren mesajlar da asılsız çıkmıştı.

 

Asılsız Çıkan “Çocuk Kaçıran Kadın” Konulu Paylaşımlar

 

 

Ağzında tespit edilen parazitin sadece ölülerden bulaştığının anlaşılmasıyla kadının daha önce öpüştüğü kişinin evinde 2 kadın cesedi bulunduğu yönündeki yılların nekrofili hikâyesi de WhatsApp üzerinde hâlâ yayılmaya devam ediyor.

 

“Ölüyle Öpüşme” Temalı Şehir Efsanesi

 

 

Bazen de yardımlaşma temalı clictivism / slacktivism odaklı asılsız çağrılar da yayıldı.

 

Whatsapp’ın doğuştan görme engelli bebeğin fotoğrafının kayda değer sayıda paylaşılması durumunda ameliyat masraflarını ödeyeceğine dair açıklama yaptığı iddiasıyla paylaşılan metin ve görsel bu durumun yaygın bir örneğiydi.

 

Gözleri Görmeyen Bebeğin Fotoğrafının Paylaşılması Durumunda Ameliyat Masraflarını Whatsapp’ın Karşılayacağı İddiası

 

 

Bazen de sadece trolleme amaçlı uydurulan içerikler de gerçek sanılıp paylaşıldı.

 

Whatsapp gruplarında Arapça yazı, çöl manzarası, ay ve motifle birlikte paylaşıldığı belirtilen ve ekinoks hakkında olduğu öne sürülen hadis de “uydurma” idi.

 

“Kutsal” Sanılan “Alelade” Arapça Metinler

 

 

 

Whatsapp gibi mesajlaşma uygulamalarında 2 Kasım 2021 gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kalp krizi ile yaşamını yitirdiğini iddia eden asılsız bir ses kaydı dolaşıma sokuldu.


 

WhatsApp’ta yanlış bir iddia 20 kişilik bir grupta paylaşıldığında, bu içerik 20 kişi tarafından 4 kez daha 20’şer kişilik gruplarda paylaşıldığında, kısa bir süre içerisinde yanlış bilgi 3,2 milyon kişiye ulaşabiliyor.

 

WhatsApp gibi uygulamalar uçtan uca şifreleme sağladığı için denetim dışı. Güvenli iletişim hakkı temel bir insan hakkı. Ancak bu sistem, dezenformasyonun yayılmasını da kolaylaştırıyor. Gizli mesajlaşma bir yandan özgürlüğü korurken, diğer yandan bilgi anarşisine ve güven erozyonuna zemin hazırlıyor. Herkesin “gazeteciye dönüşmesi”, doğrulanmamış bilgiyle kamuoyunu manipüle etmesi çok kolaylaşıyor.

 

 

 

Müteaddit kez vurguladığımız üzere:

“… ve bu mesajı yayabildiğiniz kadar yayın” içerikli bir iletinin kimseye çözüm, huzur ve mutluluk getirdiğine şahit olunmadı daha…

 

 

Yorumunuzu yazınız...