* İşbu yazı, sahipli/sahipsiz sokak köpeklerinin öldürülmesi/öldürülmemesi yönünde bir kanaat içermemekte, sadece tarihî bilgi sunmaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yürütülen, hayati tehlike oluşturduğu gerekçesiyle, sokak hayvanlarının, özellikle de köpeklerin 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde “uyutularak”, yani enjeksiyonla öldürülmesine ilişkin yasal düzenleme hazırlığı kamuoyunda büyük tartışmalara neden oldu.
Sahipsiz sokak köpeklerinin uyutularak öldürülmesi teklifi kamuoyunda hararetle tartışılırken, sosyal medya platformlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı döneme atıf yapıldığı görüldü.
Yapılan atıfların 1932 yılında çıkarılan itlaf genelgesi ve Atatürk’ün köpeği Foks etrafında şekillendiğine şahit olduk.
Sosyal medyada paylaşılan Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı, İsmet İnönü’nün başbakanlığı, Dr. Refik Saydam’ın sağlık bakanlığı dönemindeki köpek itlafı hadisesine dair “Köpeklere karşı ittihaz edilecek tedbirler hakkında” 359 sayılı tamim, 13 Haziran 1932 (7 Teşrinievvel 1336) tarihli Resmî Gazete‘de yayımlanmış.
Kuduz şüpheli köpekler tarafından ısırılarak tedavihanelere sevk edilen kişilerin sayısının çoğalması ve eksik olmayan ısırık vakalarının artması nedeniyle köpeklere karşı mücadele kararı alındığını aktaran Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan tamim metni şu şekilde:
TAMİM
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletinden :
No 359
Köpeklere karşı ittihaz edilecek tedbirler hakkında
Muhtelif vilâyetlerimiz dahilinde kuduz şüpheli köpekler tarafından ısırılarak tedavihanelere sevk edilen eşhas adedinin çoğalmakta olduğu anlaşılmıştır. Sık sık tekerrür eden ve hemen bir çok mıntakalarımızda eksik olmıyan ısırık vak’alarının bu suretle tevalisi; köpeklere karşı umumî bir mücadele yapılmasını istilzam edecek bir derecede ehemmiyet kesbeylemiş olduğundan keyfiyet hakkında bütün alâkadarların nazarı dikkatlerinin celbine lüzum hissedilmiştir. Muhtelif mıntakalarj dan alınan malûmata göre tedavihanelere sevk edilen eşhasın bir kısmı sahipsiz köpekler tarafından ısıtılmış olmakla beraI ber bu şahısların en mühim kısmını sahipli köpekler tarafından ısıalanlar teşkil etmektedir. Binaenaleyh yapılacak mücadelenin sahipli sahipsiz bütün köpeklere teşmili lâzımgelmektedir.
Yapılacak mücadelede şu esaslar takip edilecektir.
1 — Sahipsiz olan bütün köpekler itlaf edilecektir.
2 — Şehir ve kasabalar dahilinde beslenen sahipli köpekler; hiç bir suretle başı boş olarak mahalle aralarında, çarşı ve pazarda dolaştırılmıyacaktır. Dolaştırmak istiyenler hayvanın ısırmasına mahal bırakmamak üzre ağız ve burnuna birer maske takmıya mecbur tutulacaklardır. Bu hususun şehir ve kasabalar dahilinde belediyeler tarafından neşir ve ilânı ile şiddetli murakabe edilmesi ve muhalif hareket edenler hakkında belediyece ceza tatbik edilmesi icabeder.
3 — Maskesiz görülecek köpeklerin itlaf edileceği de halka tefhim edilecek ve bunu müteakip maskesiz dolaştığı görülen köpekler itlaf edilecektir.
4 — Köylerde bulunan sahipli köpekler gündüzleri bir mahalde bağlı olarak bulundurulacak ve ancak geceleri bekçilik işini görebilmeleri için serbest bırakılacaklardır. Bu mecburiyet koy ihtiyar heyeti vasıtasile bütün köylülere tamim edilecek ve mecburiyete riayet etmiyenlerin köpekleri itlaf edilecektir.
Köpeklerin itlafında kullanılacak zehir masrafı şehir ve kasabalar belediyelerine aittir. Banunla beraber zaruret his edilecek olursa ve makamı vilâyetçe lüzum gösterilirse Vekâletımizce sari hastalıklar tahsisatından muavenette bulunulacaktır. Mahallince münasip görülen yerlerde başı boş köpeklerin kurşunla itlafı daha amelî olur. Tamim muhteviyatının dikkatle takıp ve tatbiki esbabının temini ve vilâyet dahilinde bu huhususta yapılan icraat hakkında Vekâlete peyderpey malûmat verilmesi ehemmiyetle rica olunur.
Gündeme gelen bir diğer konu, Atatürk’ün Alp, Alber ve Foks adlı köpekleri oldu (Atatürk’ün bilinen ilk köpeği Alp, ikincisi Alber ve son köpeği Foks. Alp sokak köpeği, Alber Pointer, Foks Weimaraner cinsiydi. Sofya’da askerî ateşeyken sahiplendiği Alp adlı yavru köpek, Çanakkale’de, Suriye’de, Filistin’de cephelerde Atatürk’ün yanındaydı. Alber Kurtuluş Savaşı esnasında bir Yunan komutandan ele geçirildi. Foks ise Atatürk Yalova kaplıcalarına giderken seyyar bir fotoğrafçıdan satın alındı) (Bu vesileyle Dr. Selim Erdoğan’ın altını çizdiği, internette karşımıza çıkan “Atatürk ve köpeği” temalı fotoların yarısından çoğunda Foks değil aslında Alber’in görüldüğü hususunu da belirtmiş olalım).

Atatürk’ün çok sevdiği köpeği Foks‘a değinilirken saldırganlaşması nedeniyle öldürülmesinin bahsinin geçmediği görülüyor.
Örneğin Yılmaz Özdil, Atatürk’ün hayvan sevgisine ve köpeklerine değindiği “Üç Çocuk Değil Marifet Üç İnek Yapmak Maharet!” başlıklı 31 Mayıs 2024 tarihli Youtube yayınında Atatürk’ün “Foks” adlı köpeğinden bahsederken ölümünü detaylandırmayıp, Foks’un hırçınlaşması ve Atatürk dahil farklı kişileri ısırmaya başlamasının ardından ilaçla öldürüldüğünü aktarmamıştı.
HAYTAP tarafından hazırlanan belgeselde de Foks için sadece “1933’te öldü” cümlesi kullanılmış.
Atatürk’ün çok sevdiği ve seyahatlerinde yanında götürdüğü Foks, hırçınlaşıp insanları ısırmaya başlamasının ardından öldürülüp doldurulup mumyalandı. Foks’un doldurulmuş hâli günümüzde Anıtkabir’deki Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde sergilenmektedir.
Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde Foks’un öldürülmesini şöyle anlatmıştı:
“Foks, Atatürk’ün son köpeğinin adıdır. Birkaç yıl eski ve yeni köşkte rahmetli lideri eğlendirdi idi. İnce ruhlu insanlar gibi Atatürk de hayvanları severdi. Kurban kestirmezdi. “- Ömrümde bir tavuğun boğazlandığını görmemişimdir” derdi.
Foks’u kendisine hediye etmişlerdi. Daha önce de pek sevdiği bir köpeği varmış ama ona ben yetişemedim. Atatürk bu yenisine o kadar yüz verdi ki, bir müddet sonra hemen hemen terbiyesini kaybetti idi. Bilardo oynarken masanın üstüne çıkar, bilyeleri yere yuvarlayıp oynar, Atatürk de bu şımarıklığa gülerdi. Bereket yalnız misafirleri ısırmazdı. Pek sert bir köpekti de!
Törenlerde Foks, Atatürk’ ün ayağı dibinde dururdu. Galiba Ülkü kadar onun da çıkmış resimleri vardır.
İki fıkrası hatırımdadır: Eski köşkte vilayetlerimizin birine tayin olunan bir zat bir gün kendisini resmi ziyarete gelir. Çankaya odasından girer. Foks bir köşede yatmakta. Atatürk masasının başında, Vali Babıali protokolünden gelme olduğu için, oda içinde bir müddet yürüdükten sonra, birdenbire yarı beline kadar eğilip “yerden” dedikleri Osmanlı selamını verir. Cumhuriyet devri görenekleri içinde yetişen Foks bu ani hareketi görünce Atatürk’e bir fenalık yaptığını sanarak fırlayıp adamcağızı tam kaba etinden ısırır. Ne olduğunu, ne yapacağını şaşıran Vali de tam tersine yere düşer ve ayakları havaya kalkar.
Biz gülüyorduk ama Atatürk pek sıkılıyordu.
Benim bulunmadığım bir gece de mecliste konuşmalar olurken Foks, çok defa yaptığı gibi, masanın altına girer. Isırmadığını bildiğimizden ayaklarımız altında dolaşmasından huylanmazdık. O gece rahmetli Reşit Galip’in iskemlesi yanına gelir ve oynarken pantolonunun paçasını yırtar. Atatürk bundan da üzülerek, dostu Reşit Galip’e hemen kendi terzisinde şahsi hesabına bir esvap ısmarlamasını rica eder.
Bu vakadan sonra eskice esvaplarını giyerek davete gelenler ve Foks masanın altına girdikçe paçalarını ona uzatanlar çok olmuştu. Fakat Foks ondan sonra bir türlü efendisini masrafa sokmadı idi.
Foks gitgide şımarıklığı artırdı. Doğrusu biz de sinirlenmeye başlamıştık. Nihayet bir akşam geldiğimizde Atatürk’ ün elini sarılı bulduk: Efendisini ısırmıştı. Köpeği alıp çiftliğe götürmüşler, kontrol altına almışlardı. Yakınları bir olarak ve sahibini ısıran köpekten artık hayır kalmadığına inandırarak öldürülmesi için müsaade alabilmişlerdi.
Çiftlik müdürü Foks’un derisini doldurtup müze camekanına koymuştu. Bir gün Atatürk gezmeye gittikte müdür kendisini davet eder, derisi ot dolu, donuk cam gözlü köpeğini gösterir. Atatürk büyük bir gönül acısı ile başını çevirerek:
– Onu ben severdim. Böyle görmek istemem, kaldırınız onu . . . der.
Yanılmıyorsam, ertesi günü Foks’u çiftliğin bir köşesine gömmüşlerdi.”
Cemal Granda’nın anılarındaki aktarım ise şu şekilde:
“Bunun üzerine köpeği Köşkten uzaklaştırdılar, çiftliğe götürdüler. Yakınlarından birkaç kişi ‘Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez’ diye öldürülmesi için Atatürk’e israr ettiler. İzin verdi mi, vermedi mi bilmiyorum ama, Foks o günlerde öldürüldü.”