Üç Adaş Ozan: Seyyid Nesimî, Kul Nesimî ve Nesimi Çimen
Türk edebiyatında en çok karıştırılan isimlerden biri “Nesimi”dir. Özellikle Kul Nesimi, Seyyid Nesimi ve Nesimi Çimen’in sıklıkla karıştırıldıklarına şahit olmaktayız. Bugünkü yazımızda bu konuya açıklık getirmeyi amaçlıyoruz.
Öncelikle Nesimilerin birbirine karıştırılması ile ilgili örnekler sunalım:



Bu üç şairi kronolojik bir sırayla inceleyelim.
Seyyid İmadeddin Nesimî
Seyyid Ali İmadeddin Nesimî olarak bilinen şair, 1369-1417 yılları arasında günümüzdeki İran, Anadolu ve Azerbaycan topraklarında yaşamıştır. Hurûfîlik mezhebinden olup Alevi-Bektaşi inancında yedi ulu ozandan biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Azerbaycan halkı içerisinde de oldukça saygın bir şair olarak bilinmekte ve günümüzde adı Azerbaycan’da dilbilim çalışmalarının en önemli merkezlerinden olan Nesimî Dilcilik Enstitüsünde yaşatılmaktadır. Ekseriyetle tasavvuf ve özellikle de Hurûfîlik üzerine şiirler yazan İmadeddin Nesimî’nin, inancı doğrultusunda vahdet-i vücut felsefesini benimsediği de bilinenler arasındadır. Türkçe, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazmıştır. Vahdetivücut felsefesi ve Hurûfîlik inancını şiirlerinde işleyip yaydığı gerekçesi ile idam edilmiştir.
En bilinen ve karıştırılan eserlerinden bir tanesi “İki Cihana Sığmazam” ismi ile bilinen şiirdir.


Kul Nesimî
17. yüzyılda Anadolu’da yaşamış bir Alevi-Bektaşi şairdir. Asıl adı Ali’dir. Seyyid Nesimî’den etkilendiği ve mahlasını da bu doğrultuda aldığı bilinmektedir. Yunus Emre ile Hacı Bektaş-ı Veli’den de etkilenmiş ve hem hece hem aruz vezinlerinde şiirler yazmıştır.
Cahit Öztelli, şairin yüzden fazla şiirini derleyip bir araya getirerek “On yedinci Yüzyıl Tekke Şairi Kul Nesîmî” isimli bir kitap yayımlamıştır. Aslında şairin mahlasının “Kul” olarak yaygınlaşması bu eser sayesindedir. Zira şair bahsettiğimiz kitapta yer alan yüz küsur şiirinden yalnızca iki tanesinde “Kul Nesimî” mahlasını kullanmıştır; diğer şiirlerinde Seyyid Nesimî, Can Nesimî, Nesimî gibi mahlaslar kullanmıştır. Ancak Cahit Öztelli, şairin isim benzerliğinden dolayı yukarıda bahsettiğimiz Seyyid İmadeddin Nesimî ile karıştırılmaması için kitabının isminde Kul Nesimî’yi kullanmıştır.
“Ben Melamet Hırkasını” ya da “Kime Ne” isimleri ile bilinen ve daha sonra başkaları tarafından bestelenen şiiri, sıklıkla karıştırılmakta ve diğer Nesimîlere atfedilmektedir.
Nesimi Çimen
1931-1993 yılları arasında yaşamış bir halk ozanıdır. Küçük yaşlardan itibaren şiire ve müziğe ilgi duymuş, cura çalıp deyişler söylemeye başlamıştır. Özellikle cura çalgısının en büyük üstadlarından olarak gösterilir. Hayatı boyunca pek çok beste yapıp söz yazan ozan, aynı zamanda derlemecilik de yaparak pek çok sanat eserinin duyulup tanınmasına öncülük etmiştir. 2 Temmuz 1993 tarihindeki Sivas Katliamı’nda hayatını kaybetmiştir.
Kendisine ait olan “Şifa İstemem” adlı eser sıklıkla diğer Nesimîlerin zannedilerek paylaşılmaktadır.
İLAVE: Nesîmî’nin Türkçe konuşmasından rahatsız olunup Arapça ya da Farsça konuşması isteğini yerine getirmediği için öldürüldüğü iddiasıyla bir anlatı uydurulup sosyal medyada paylaşılmış.
Rana (Pamir) Kara (@RanaPamir):“FİKİRLERİNİ YAYMAYI, TÜRKÇE KONUŞARAK, TERCİH ETTİĞİ İÇİN ZAMANIN HALEP MÜFTÜSÜ’nün FETVASIYLA 1417/18’de DERİSİ YÜZÜLEREK ÖLDÜRÜLEN TÜRK ŞAİİRİ NESİMİ. Büyük Türk Ozanı NESİMİ, bir tarikata gider. Azgın softa Nesimi’nin TÜRKÇE konuşmasından rahatsız olur. Nesimi’den ya Arapça ya da Farsça konuşmasını ister. NESİMİ ise azgın softaya şu cevabı verir: “Har içinde biten gonca güle minnet eylemem! Arabi, Farisi bilmem; dile minnet eylemem. Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim’i, İblisin talim ettiği yola minnet eylemem. Bir acayip derde düştüm, herkes gider kârına, Bugün buldum, bugün yerim; Hak kerimdir yarına. Zerrece tamahım yoktur, şu dünyanın varına Rızkımı veren Hüdâ’dır, kula minnet eylemem. Oy Nesimi, can Nesimi; ol Gâni Mihman iken, Yarın şefaatlarım Ahmed-i Muhtar iken, Cümlenin rızkını veren ol Gâni Seddar iken; Yeryüzünün halifesi hünkâra minnet eylemem.” Hâlbuki NESİMİ ana dili TÜRKÇE dışında Arapça ve Farsça da bilmektedir. Fakat, küstah tarikat yobazına karşı Türkçe’nin kendisi için ne kadar önemli olduğunu göstermek için ‘ARABÎ FARİSİ BİLMEM’ demiştir. Anadolu başta olmak üzere pek çok TÜRK yurdunda ozanlarımızın TÜRKÇE’de ısrarı, TÜRKLÜĞÜN günümüze kadar yaşatılmasına en büyük katkıyı sunmuştur. Nesimi, HAYATI PAHASINA DA OLSA DİL ASİMİLASYONUNA DİRENEN İLK TÜRK OZANIDIR … Büyük şairi saygıyla anıyorum. #AliSak beyin hazırladığı bir içeriktir. Kendisine teşekkür ediyorum.”
FİKİRLERİNİ YAYMAYI, TÜRKÇE KONUŞARAK, TERCİH ETTİĞİ İÇİN ZAMANIN HALEP MÜFTÜSÜ’nün FETVASIYLA 1417/18’de DERİSİ YÜZÜLEREK ÖLDÜRÜLEN TÜRK ŞAİİRİ NESİMİ.
Büyük Türk Ozanı NESİMİ, bir tarikata gider.
Azgın softa Nesimi’nin TÜRKÇE konuşmasından rahatsız olur. Nesimi’den ya Arapça… pic.twitter.com/V6jRY82Wy7
— Rana (Pamir) Kara (@RanaPamir) May 30, 2024
Kul Nesîmî ile (Türkçe yüzünden değil, Hurufî olduğu gerekçesiyle öldürülen) İmameddin Nesîmî birbirine karıştırılıp, baştan sona uydurma tarih anlatısıyla sunulmuş.
İmadeddin Nesîmî, Hurufiyye Tarikatı’ndandı.
Nesîmî “Türkçe konuştuğu için” değil görüşleri sebebiyle katline fetva verildi.
Nesîmî’, Farisî alfabenin her bir harfinin anlamı olduğuna ve bu harflerin kutsal olduğuna inanıp, “32 harf (fars alfabesi) oldu visalin” dizelerini yazmıştı.
“Arabî Farisi bilmem dile minnet eylemem” dizesi, “Arapça Farsça dilleri konuşmam Türkçe konuşurum” değil, “ben bu dillere muhtaç değilim, dile muhtaç değilim, harfsiz sözsüz hakikatle iletişim kurarım” anlamındadır.
Paylaşılan şiir İmadeddin Nesîmî’ye ait değil.
Osmanlı idaresi altındaki Sırbistan’da Vršac papazı Theodore‘un derisinin yüzülmesini temsil eden görselin Nesîmî’nin öldürülmesiyle ilgisi yok.